Dünyadaki doğal kaynakları büyük bir hızla tüketiyor olduğumuz gerçeği bir tarafa, göktaşı ve iklim felaketi senaryoları da yeryüzündeki günlerimizin sayılı olduğunu bizlere sürekli hatırlatıyor. Böyle zorlayıcı etkenlerin varlığıyla birlikte de kaçınılmaz olarak insanoğlu, her geçen gün uzayda yaşam rüyasına bir adım daha yaklaşıyor.
Yine de bu konuda önümüzde çok büyük bir engel var. Uzayda koloni kurmamızın önünde duran bu devasa engel, aslında çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük: Oksijen.
Bitkiler sıfır yerçekimi ortamında yaşamını sürdüremediği için uzayda oksijen üretiminde kullanılamıyorlar. Akla gelebilecek diğer bir yöntem olan oksijeni dünyadan taşıyarak depolamak ise pek pratik bir uygulama değil. İşte bu noktada devreye insan yapımı Silk Leaf (İpek Yaprak) giriyor.
İnsan eliyle yaratılmış olan bu “bitki” ışık ve su kullanarak sınırsız miktarda oksijen üretebiliyor.
Julian Melchiorri, yıldızlararası yolculuğun zorluklarını aşabilecek bir oksijen üretme yöntemi arayışıyla çıktığı yolculukta bu suni yaprağı keşfetmiş.
Günlük hayatımızdan tanıyıp sevdiğimiz alelade bitkilerden elde edilmiş kloroplast İpek Yaprak içine asılı halde yerleştirilmiş.
Melchiorri kloroplastı asılı hale getirmek için ipek lifi kullanmış ve zaten buluşa verilen İpek Yaprak ismi de buradan geliyor.
Fonksiyonel açıdan bildiğimiz yaprağı andıran buluş doğal yapraktan daha güçlü bir yapıya sahip ve bu sayede kloroplastın sıfır yerçekimi ortamında işlev gösterebilmesine olanak veriyor.
Dünya üzerinde de kendine sayısız kullanım alanı bulabilecek olan İpek Yaprak gelecek vaat eder gibi görünüyor.